Dinleyici dostlar, size esenlik olsun.
Ön gördüğü doğruluk yolunu herkesin anlamasını ve bu yola boyun eğmesini isteyen ve O’nun ile sonsuza kadar gerçek esenliğe sahip olmasını arzulayan esenlik Rabbi Tanrı’nın adı ile sizleri selamlıyoruz. Doğruluk Yolu adlı programınızı sunmak üzere bugün sizler ile tekrar beraber olabildiğimiz için mutluyuz.
Bugün, Tanrı’nın peygamberi Musa ve Mısır’daki Tanrı halkının öyküsünü anlatan Tevrat’ın ikinci kitabında devam ediyoruz. Daha önceki derslerimizde, Mısır kralı firavunun İsraillileri köleleri haline getirerek onlara nasıl zulmettiğini gördük. Ama yine de, Tanrı’nın firavunun yaptığı kötülüğü alt üst etmek için bir planı vardı. Tanrı, İsrailoğulları arasından bir adam olan Musa’yı İsraillileri firavunun elinden kurtarmak için kullanmayı planladı.
Musa’nın, Mısır uygarlığının tüm bilgisine sahip olarak eğitildiğini öğrendik. Musa kırk yaşına geldiği zaman, halkını kendi yöntemleri ile kurtarma girişiminde bulundu. Ancak yine de Musa’nın çabaları, yalnızca sorunların ortaya çıkmasına neden oldu ve Musa firavundan kaçmak ve çölde gizlenmek zorunda kaldı. Musa’nın öğrenmesi gereken şuydu: o kendi başına yalnızca bir insandı ve Tanrı tarafından kendisine verilmedikçe, İsrail halkını kurtarmak için hiç bir güce sahip değildi. Böylece Musa çölde kayınbabasının sürüsünü güderek, kırk yıl yaşadı.
Bir gün Musa seksen yaşına geldiği zaman, Tanrı ona Siz olarak adlandırılan bir dağda bir çalıdan yükselen alevlerin içinden ona göründü. Çalı yanıyor, ama tükenmiyordu. Musa bu durumun farkına vardığında çok şaşırdı. Neler olup bittiğini araştırmak için çalıya yaklaştığı zaman, Tanrı’nın sesini duydu; Tanrı şöyle diyordu: “Ben babanın Tanrısı, İbrahim’in Tanrısı, İshak’ın Tanrısı ve Yakup’un Tanrısıyım.” M usa dehşete düştü, yüzünü kapadı, çünkü bakmaya korkuyordu. Sonra Tanrı sözlerine devam etti: “Çarıklarını çıkar, çünkü bastığın yer kutsal topraktır. Halkımın Mısır’da çektiği sıkıntıyı yakından gördüm. Ettikleri feryatları duydum, acılarını biliyorum. Bu yüzden onları kurtarmak için aşağı geldim. Şimdi git, seni Mısır’a gönderiyorum.”
Şimdi Tanrı’nın Musa ile yaptığı konuşmasını nasıl sona erdirdiğini ve onu nasıl Mısır kralına gönderdiğini görmek için Tevrat’ı okumaya devam edelim. Üçüncü bölümde, Tanrı’nın nasıl Musa ile birlikte olacağını, ona firavunun ve Mısır halkının önünde nasıl bilgelik ve yetki vereceğini vaat ettiğini işittik. Ama dördüncü bölümde Musa’nın Mısır’a gitmekten korktuğunu göreceğiz.
Mısır’dan Çıkış kitabının dördüncü bölümünde Kutsal Yazılar şöyle der:
(Mısır’dan Çıkış 4) 1Musa, ‘Ya bana inanmazlarsa?’ dedi, ‘Sözümü dinlemez, ‘Rab sana görünmedi’ derlerse, ne olacak?’ 2RAB, ‘Elinde ne var?’diye sordu. Musa, ‘Değnek’ diye yanıtladı. 3RAB, ‘Onu yere at’ dedi. Musa değneğini yere atınca değnek yılan oldu. Musa yılandan kaçtı. 4RAB, ‘Elini uzat, kuyruğundan tut’ dedi. Musa elini uzatıp kuyruğunu tutunca yılan tekrar değnek oldu. 5RAB, ‘Bunu yap ki, ataları İbrahim’in, İshak’ın, Yakup’un Tanrısı Rab’bin sana göründüğüne inansınlar’ dedi.
10Musa Rabbe, ‘Aman ya Rab!’ dedi, ‘Ben kulun ne geçmişte, ne de benim ile konuşmaya başladığından bu yana iyi bir konuşmacı oldum. Çünkü ben dili ağır, tutuk biriyim.’ 11Rab,’Kim ağız verdi insana?’ dedi. ‘İnsanı sağır, dilsiz, görür ya da görmez yapan kim? Ben değil miyim? 12Şimdi git, ben konuşmana yardımcı olacağım. Ne söylemen gerektiğini sana öğreteceğim.’ 13Musa, ‘Aman ya Rab!’ dedi, ‘Ne olur, benim yerime başkasını gönder.’ 14 RAB, Musa’ya öfkelendi ve, ‘Ağabeyin Levili Harun var ya!’ dedi, ‘Bilirim, o iyi konuşur. Hem şu anda seni karşılamaya geliyor. Seni görünce sevinecek. 15Onunla konuş, ne söylemesi gerektiğini anlat. İkinizin konuşmasına da yardımcı olacak, ne yapacağınızı size öğreteceğim. 16O sana sözcülük edecek, senin yerine halk ile konuşacak. Sen de onun için Tanrı gibi olacaksın. 17Bu değneği eline al, çünkü belirtileri onun ile gerçekleştireceksin.’
18Musa kayınbabası Yitro’nun yanına döndü. Ona, ‘İzin ver, Mısır’daki soydaşlarımın yanına döneyim’ dedi, ‘Bakayım hala yaşıyorlar mı?’Yitro, ‘Esenlik ile git’ diye karşılık verdi. 19Rab Midyan’da Musa’ya, ‘Mısır’a dön, çünkü canını almak isteyenlerin hepsi öldü’ demişti. 20Böylece Musa karısını, oğullarını eşeğe bindirdi; Tanrı’nın buyurduğu değneği de eline alıp Mısır’a doğru yola çıktı. 21Rab Musa’ya, ‘ Mısır’a döndüğün zaman sana verdiğim güç ile bütün şaşılası işleri firavunun önünde yapmaya bak’ dedi, ‘Ama ben onu inatçı yapacağım. Halkı salıvermeyecek. 22Sonra firavuna de ki, ‘Rab şöyle diyor: İsrail benim ilk oğlumdur. 23Sana, bırak oğlum gitsin, bana tapsın dedim. Ama sen onu salıvermeyi reddettin. Bu yüzden senin ilk oğlunu öldüreceğim.’
27Rab Harun’a, ‘Çöle, Musa’yı karşılamaya git’ dedi. Harun gitti, Musa’yı Tanrı Dağı’nda karşılayıp öptü. 28Musa, duyurması için Rab’bin kendisine söylediği bütün sözleri ve gerçekleştirmesini buyurduğu bütün belirtileri Harun’a anlattı. 29Musa ile Harun, varıp İsrail’in bütün ileri gelenlerini topladılar. 30Harun Rab’bin Musa’ya söylermiş olduğu her şeyi onlara anlattı. Musa da halkın önünde belirtileri gerçekleştirdi. 31Halk inandı. RAB’bin kendileri ile ilgilendiğini, çektikleri sıkıntıyı görmüş olduğunu duyunca eğilip tapındılar.
Bölüm beş: (Mısır’dan Çıkış 5) 1Sonra Musa ile Harun firavuna gidip şöyle dediler: ‘İsrail’in Tanrısı Rab diyor ki, ‘Halkımı bırak gitsin, çölde bana bayram yapsın.’ 2Firavun, ‘RAB kim oluyor ki, O’nun sözünü dinleyip İsrail halkını salıvereyim?’ dedi, ‘Rabbi tanımıyorum, İsraillilerin gitmesine izin vermeyeceğim.”
Burada kısa bir süre için duralım. Tanrı’nın Musa ve Harun’un ağızları aracılığı ile firavuna nasıl konuştuğunu gördük. Firavun Tanrı’nın Sözü’ne inandı mı? Hayır, inanmadı. Musa ve Harun’a ne yanıt verdiğini duydunuz mu? Şöyle dedi: “Rab kim oluyor ki, O’nun Sözü’nü dinleyip İsrail halkını salıvereyim? Rabbi tanımıyorum. İsraillilerin gitmesine de izin vermeyeceğim.”
Firavun, Rabbi (Sonsuz Olan’ı) tanımıyordu. Firavunun ve tüm Mısır halkının bir dini vardı, ama Tanrı’yı tanımıyorlardı. İlgilendikleri tek şey, atalarının dinini izlemekten ibaretti. İbrahim, İshak ve Yakup’un Tanrısı olan diri ve gerçek Tanrı’yı tanımak için ilgi göstermediler. Firavun ve Mısırlılar, kendi adetlerine, putlarına, fetişlerine ve din önderlerine güveniyorlardı, ama Rabbe ve O’nun Sözü’ne güvenmiyorlardı.
Böylece, altıncı bölümde şunları okuruz:
(Mısır’dan Çıkış 6) 1RAB Musa’ya, ‘Firavuna ne yapacağımı şimdi göreceksin’ dedi, ‘Güçlü elimden ötürü İsrail halkını salıverecek, güçlü elimden ötürü onları ülkesinden kovacak.’ 2Tanrı ayrıca Musa’ya, ‘Ben Rab’bim!’ dedi, 3‘İbrahim’e, İshak’a ve Yakup’a Her Şeye Gücü yeten Tanrı olarak göründüm, ama onlara kendimi Rab adı ile tanıtmadım. 4Yabancı olarak yaşadıkları Kenan ülkesini kendilerine vermek üzere onlar ile antlaşma yaptım. 5Mısırlılar’ın köleleştirdiği İsrailliler’in iniltilerini duydum ve antlaşmamı hep andım. 6Onun için İsrailliler’e de ki, ‘Ben Rab’bim! Sizi Mısırlılar’ın boyunduruğundan çıkaracak, onların kölesi olmaktan kurtaracağım. Onları ağır biçimde yargılayacak ve kudretli elim ile sizi özgür kılacağım.7 Sizi kendi halkım yapacak ve Tanrınız olacağım. O zaman sizi Mısırlılar’ın boyunduruğundan çıkaran Tanrınız RAB’bin ben olduğumu bileceksiniz. 8Sizi İbrahim’e, İshak’a ve Yakup’a vereceğime ant içtiğim topraklara götüreceğim. Orayı size mülk olarak vereceğim. Ben RAB’bim.”
(Mısır’dan Çıkış 7) 4Firavun sizi dinlemeyecek. O zaman elimi Mısır’ın üzerine koyacağım ve onları ağır biçimde cezalandırarak halkım İsrail’i ordular halinde Mısır’dan çıkaracağım. 5Mısır’a karşı elimi kaldırdığım ve İsrailliler’i aralarından çıkardığım zaman, Mısırlılar benim Rab olduğumu anlayacaklar.’ 6Musa ile Harun RAB’bin buyurduğu gibi yaptılar. 7Firavun ile konuştuklarında Musa seksen, Harun ise seksen üç yaşındaydı.
Böylece, Rabbin firavunu ve Mısır halkını güçlü işleri ile yargılamak için nasıl plan yaptığını görüyoruz. Adil olan Tanrı, Mısırlılar’ın İsrailliler’e çektirdiği yüzlerce yılık sıkıntının bedelini Mısırlılar’a ödetmeyi amaçladı. Aynı zamanda Tanrı’nın Musa’nın elini kullanarak yapmayı planladığı mucizeler aracılığı ile Rab gücünü ve yüceliğini de göstermek istedi. Böylelikle Mısır halkına ve tüm dünyaya İbrahim, İshak, Yakup ve Musa’ya konuşan Rab Tanrı’nın diri ve gerçek Tanrı olduğunu gösterecekti!
Daha önce öğrenmiş olduğumuz gibi, Tanrı Merhametli Olan’dır ve hiç kimsenin mahvolmasını istemez, ama herkesin tövbe etmesini ve gerçeği bilerek kabul etmesini arzular. Musa aracılığı ile konuştuğu sözü onaylayacak olan mucizeler planlamasının nedeni budur. Rab, herkesin Musa aracılığı ile konuşan Tanrı’nın tek gerçek Tanrı olduğunu, hiç bir kuşkuya kapılmadan bilmesini istedi.
Mısır’da Mısırlılar’ın tanrı olarak kabul ettikleri yüzlerce putun mevcut olduğunu hatırlamamız gerekir. Ama Tanrı onların yalnızca tek bir gerçek Tanrı’nın var olduğunu bilmelerini istedi. Tanrı, peygamberleri Musa ve Harun aracılığı ile firavuna konuşmak istediği zaman, firavunun şu sözler ile karşılık vermesinin nedeni de budur: “Rab kim oluyor ki, O’nun sözünü dinleyip İsrail halkını salıvereyim? Rabbi tanımıyorum ve İsrailliler’in gitmesine izin vermeyeceğim.” (Mısır’dan Çıkış 5:2)
Firavun, Rabbi tanımadığını söylerken doğruyu söylüyordu! İbrahim, İshak ve Yakup ile sonsuz bir antlaşma yapmış olan Tanrı’yı tanımıyordu. Firavunun bir dini vardı, ama Tanrı ile bir ilişkiye sahip değildi. Firavun’un yüreği tek gerçek Tanrı’dan gelen gerçeğe kapalıydı. Bu nedenle Tanrı’nın, Musa ve Harun aracılığı ile konuştuğu mesajı önemsemedi.
Bu güne kadar dünyadaki pek çok insan firavunun yolunu izledi. Bu tür insanlar Tanrı hakkında konuşurlar, ama Tanrı’nın Sözü’ne önem vermezler. Bunun sonucu olarak da, Tanrı’yı tanımazlar. Tanrı hakkında bazı bilgilere sahiptirler, ama Tanrı’nın kendisini tanımazlar. Kendilerine atalarından devredilmiş olan bir dine sahiptirler, ama Musa’ya Kendisini açıklayan diri Tanrı ile gerçek bir ilişkiye sahip değildirler.
Sizin durumunuz nedir? Rabbi tanıyor musunuz? Peygamberleri aracılığı ile ne söylediğini gerçekten biliyor musunuz? Tanrı’nın peygamberlerinin Yazılarını hiç şimdiye kadar içtenlik ile incelediniz mi? Rab Tanrı’yı gerçekten tanıyor musunuz? O’nu tüm yüreğiniz ile seviyor musunuz? O’na itaat etmek istiyor musunuz? Ya da siz de firavun gibi, yalnızca atalarınızın dinini mi izliyorsunuz?
Ah sevgili dostlar, içimizden tek kişi bile Sonsuz Tanrı’nın Sözü’nü dinlemeyi ve bu Söz’e itaat etmeyi reddeden firavun gibi olmasın! Tanrı’nın Sözü’ndeki şu uyarıya kulak verin: “Ey kardeşler, hiç birimizde diri Tanrı’yı terk eden, kötü, imansız bir yüreğin bulunmamasına dikkat edin!” (İbraniler 3:12) bugün, eğer O’nun sesini duyarsanız, “Rab kim oluyor ki, O’nun sözünü dinleyeyim?” diyen firavun gibi yüreklerinizi katılaştırmayın.
Dinlediğiniz için teşekkürler. Tanrı isterse, bundan sonraki dersimizde bu çekici öyküyü okumaya devam edeceğiz ve Tanrı’nın O’nun Rab olduğunu bilebilmeleri için firavunun ve Mısırlılar’ın üzerine nasıl on bela gönderdiğini göreceğiz.
O’nun kutsal Sözü’ndeki şu ciddi uyarı üzerinde düşünürken Tanrı sizi bereketlesin:
“Bugün, O’nun sesini duyarsanız, yüreklerinizi nasırlaştırmayın!” (İbraniler 3:15)